Bir varmış bir yokmuş...

     

Evvel zaman içinde masal diyarında Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel ve Rapunzel isimlerinde üç genç kız yaşıyormuş. Birbiriyle hiç tanışmıyor olan bu genç kızların ise birçok ortak noktaları varmış.




Pamuk Prenses, kötü kalpli ve kıskanç üvey annesi tarafından ondan daha güzel olduğu için öldürülmek üzere ormana gönderilen, ormanda cüceler ile beraber yaşamaya başlayan ve yakışıklı prens tarafından tüm yaşamı değişen bir genç kız. 

Pamuk Prenses'in annesi ölüyor, babası yani kral yeniden evleniyor ancak yeni kraliçe yani üvey anne prensese kötü davranıyor. 

Şimdi burada bi durup düşünelim! 

Neden tüm üvey annelerin karakterleri kötüdür? 

Ya da üvey anne olunca kötü mü olmak gerekir? 

Bu kızcağızın annesi ölmüştür ve anne sevgisine muhtaçtır.

Bir kadın nasıl annesi olmayan çocuğu sevmez? 

O baba çocuğunu neden kötü niyetli bir yabancıya teslim eder? 

Yeni kraliçe yanında iyi davranıyor diye evladının mutlu olup olmadığını nasıl anlamaz? Hayır birde kralsın yani!

Kötü üvey anne, Pamuk Prenses'e birçok eziyet yaptıktan sonra onu öldürmesi için bir avcı gönderir. Avcı, üvey anne olan bir kadından daha yufka yüreklidir ve Pamuk Prenses'i serbest bırakır. Prenses, ormana kaçar ve orada tam yedi tane erkek cüce ile beraber yaşar. Yine erkek kahramanlarımız olan bu cüceler iyi kalpli, sevecendir ve prensesi yedirir, içirir, ona iyi bakar. 

Ama üvey anne, güzellik kavramı ile öyle bozmuştur ki kafayı sihirli aynasına sorup durur; "Dünyanın en güzeli kim?" diye. Sihirli aynanın dürüstlüğü yine Prenses'in kaderini belirler. Avcının yapamadığını kendi yapmaya karar veren üvey anne, hazırlar zehirli elmalardan ve gider Pamuk Prenses'in kapısını çalar. 

Prenses'e tanımadığın insanlardan yiyecek alma diyen olmadığından sanırım, sanki daha önce hiç kıpkırmızı bir elma yememiş olan Prenses, yabancı kadının verdiği elmayı alır ve olan olur...

İşten dönen cüceler, Prenses'i derin bir uykuya dalmış bulur, camdan bir tabut yaparak onu muhafaza ederler. O sırada oradan gezintiye çıkmış yakışıklı bir prens geçer, tabuttaki kıza aşık olur. Prens, cüceleri aşkına ikna eder ve tabuttaki prensesi yanında götürür. Tabutu kendi taşımıyordur tabi ki. 

Uşaklar ormanda ilerlerken tabutu düşürür,  Pamuk Prenses'in boğazına takılan zehirli elma parçası düşmenin etkisiyle çıkar ve genç kız uyanır. 

Evlenirler, düğüne çağırdıkları üvey anne cezalandırılır, prensesin babası yani kral sonunda gerçekleri görür. Pamuk Prenses, kocası ve 7 tane cüce arkadaşı ile mutluluk içinde yaşar.

Prensin yakışıklı olması, olay anında orada belirmesi, tabutta yatan belki de ölmüş olan kıza aşık olması detaylarına girmek bile istemiyorum. 

Yedi tane insanın, Prenses'in nefes almadığını farkedip, "Boğazına bir şey takılmış olabilir mi?" diye düşünmemiş olmasını da cüceliklerine vereceğiz muhtemelen. (Ben cüce olmanın konumuzla ilgili olmadığını düşünüyorum buarada. Bunu iddia eden bence Grimm Kardeşler!)

Devamı yarın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir varmış bir yokmuş...

Kibritçi kız mağdurları