Sadece Bir Güne Sığan Sevgiler mi Var?
Yine bir Anneler Günü geldi çattı. Çiçekçiler önünde uzun kuyruklar, sosyal medyada duygusal paylaşımlar, hediye kampanyaları, “Annemi ne kadar sevdiğimi göstermek için en güzel fırsat” temalı içerikler dört bir yanda...
Ve ister istemez kendime şu soruyu soruyorum:
Sevgimizi ifade etmek için neden hep bir “gün” bekliyoruz?
Takvimimiz, özel günlerle dolup taşıyor. Her biri güzel
duygulara odaklanıyor elbette: sevgi, minnettarlık, anma, kutlama... Ama aynı
zamanda bu günler giderek duygudan çok tüketimle özdeşleşiyor. “Anneler Günü”
dediğimizde annemizi mutlu etmekten çok, acaba ne alsam diye düşündüğümüz bir
güne dönüşmüş durumda.
Oysa annemiz her gün orada. Bizi sabırla büyüten, sessizce destek olan, belki yorulan ama hiç şikâyet etmeyen kişi... Sadece Mayıs ayının ikinci Pazar günü hatırlanmayı hak etmediği kesin.
Asıl mesele şu: Eğer bir kişiye duyduğumuz sevgi, saygı ya da minnettarlık sadece takvimdeki o gün ortaya çıkıyorsa, bu duygu ne kadar sahicidir?
Örneğin, yıl boyunca öğretmenini önemsemeyen biri 24 Kasım’da süslü sözlerle neyi telafi etmeye çalışır?
Ya da bir ilişki boyunca ilgisiz kalan biri, 14 Şubat’ta alınan pahalı bir hediyeyle sevgiyi gerçekten gösterebilir mi?
Elbette bu günlerin anlamını tamamen yok saymak doğru olmaz. Hatırlamak da bir sevgi biçimidir. İnsan bazen koşturmacada duygularını ifade etmeyi unutabilir, bu günler de küçük hatırlatmalar olabilir. Ama sorun şu ki, biz çoğu zaman bu hatırlatmaları samimi bir sevgi göstergesi olarak değil, toplumsal bir zorunluluk gibi yaşıyoruz.
Annemi seviyorum.
Bunu sadece bir gün değil, onun yanımda olduğu her an hissettirmenin değerli olduğunu düşünüyorum. Bazen bir çay demleyip sessizce yanına oturmak, bazen sadece “Bugün nasılsın?” demek bile bir çiçekten, bir kutudan çok daha anlamlı.
Anneler Günü kutlu olsun...
Ama bunu sadece bir güne sığdırmayalım. Çünkü anneler bir gün değil, her gün sevilmek ister. Ve bence biz de sevmeyi sadece özel günlerde değil, sıradan günlerin içinde öğrenmeliyiz. En çok da o sıradan günlerde sevildiğimizi hissetmek isteriz, değil mi?
O yüzden bugün annenize sarılın. Ama yarın da sarılın.
Bir
şey almak zorunda değilsiniz; bazen içten gelen bir “iyi ki varsın” her şeyden
daha kıymetli olur.
Bir de şunu söylemeden bitirmek istemiyorum!
Ben anne değilim...
Teyzeyim, halayım, öğretmenim...
Ve bazen içimden şu soru geçiyor:
"Benim Anneler Günü'm hiç olmayacak mı?"
Ama sonra dönüp kendime şunu hatırlatıyorum.
Yeğenlerime sarıldığımda, öğrencimin gözyaşını sildiğimde, birinin kalbini hafifletip yüzünü güldürdüğümde... O da bir annelik değil mi?
Seviyorum, koruyorum, yol gösteriyorum.
Belki "anne" unvanım yok ama yüreğimde nice çocuğun yeri var.
O yüzden evet, benimde "Anneler Günüm" var!
Çünkü annelik sadece doğurmakla değil, yüreğiyle bir çocuğa dokunmakla olur.
Tüm emek veren, sevgisini paylaşan, kalbiyle seven herkese, her gün teşekkür ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder