Kayıtlar

Bir varmış bir yokmuş...

Resim
Birbirini çok seven kral ve kraliçenin güzel bir bahar mevsiminde bir kız çocukları olmuş. Bu güzel kızın adını "Günışığı" anlamına gelen "Aurora" koymuşlar. Çanlar çalınmış ve kutlamalar başlamış. Kral, kızı şerefine perilerin de davetli olduğu muhteşem bir ziyafet vermiş. Davete çağrılan on iki peri prensese armağanlarını sunmaya başlamışlar. İlk peri: "Benim armağanım, ömür boyu mutluluk." demiş. İkinci peri: "Benim armağanım, herkesi büyüleyecek kadar büyük bir güzellik." demiş. Üçüncü peri: "Benim armağanım, hayatını daha iyi bir şekilde yönlendirmen için akıl." demiş. Sıra on ikinci periye geldiğinde gök gürlemiş, şimşek çakmış ve herkesi dehşete düşüren bir kadın ortalıkta belirmiş.  Kadın, sert bir sesle: "Ben davet edilmeyen on üçüncü periyim." demiş. Ve bebeğin yanına giderek: "Benim armağanım ise, Prenses 15 yaşına geldiğinde eline bir iğne batıp, hayatını kaybetmesi." demiş. Ancak on ikinci peri araya gir...

Bir varmış bir yokmuş...

Resim
       Evvel zaman içinde masal diyarında Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel ve Rapunzel isimlerinde üç genç kız yaşıyormuş. Birbiriyle hiç tanışmıyor olan bu genç kızların ise birçok ortak noktaları varmış. Pamuk Prenses, kötü kalpli ve kıskanç üvey annesi tarafından ondan daha güzel olduğu için öldürülmek üzere ormana gönderilen, ormanda cüceler ile beraber yaşamaya başlayan ve yakışıklı prens tarafından tüm yaşamı değişen bir genç kız.  Pamuk Prenses'in annesi ölüyor, babası yani kral yeniden evleniyor ancak yeni kraliçe yani üvey anne prensese kötü davranıyor.  Şimdi burada bi durup düşünelim!  Neden tüm üvey annelerin karakterleri kötüdür?  Ya da üvey anne olunca kötü mü olmak gerekir?  Bu kızcağızın annesi ölmüştür ve anne sevgisine muhtaçtır. Bir kadın nasıl annesi olmayan çocuğu sevmez?  O baba çocuğunu neden kötü niyetli bir yabancıya teslim eder?  Yeni kraliçe yanında iyi davranıyor diye evladının mutlu olup olmadığını nasıl anla...