Kayıtlar

Raskolnikov’un Sessizliği: Vicdan, Adalet ve Günümüzün Suçsuzluğu

Resim
  Bugünün dünyasında neredeyse herkes, yaptığı her şey için bir gerekçeye sahip. Kimi “hak ettiğini almak” adına yalan söylüyor. Kimi “sistem zaten çürük” diyerek çalıyor. Kimi “başkaları da yapıyor” diye zulme göz yumuyor. Tıpkı Raskolnikov gibi, kimse kendini kötü hissetmiyor. Çünkü artık suçun yerini gerekçe aldı, cezanın yerini haklılık. Raskolnikov’un dramı, onun yaptığı şeyin vicdanında yankılanmasıydı. Bugünün dramıysa, vicdanın artık hiç konuşmaması. Ayşe CAN Not: Yazının tam hali, www.edebistan.com 'da  22 Ağustos 2025 tarihinde "  Raskolnikov’un Sessizliği: Vicdan, Adalet ve Günümüzün Suçsuzluğu  " başlığıyla yayınlanmıştır.

Don Kişot’un Gölgeleri: Gerçekliğin Çöküşü ve Kahramanlığın Sonu

Resim
  “Delilik, pek çok kişinin paylaştığı bir sapkınlıktır.” -Don Kişot Don Kişot, yaşadığı dünyanın gerçekliğini reddeden bir adamdı. Bugünün insanıysa, gerçekliğin kendisini artık tanıyamıyor. Miguel de Cervantes’in Don Kişot’u, genellikle deliliğin ve hayal gücünün sembolü olarak okunur. Orta yaşlı bir adam, şövalye romanlarına fazlasıyla kapılır ve bir sabah kendi gerçekliğini terk edip, rüyalarla örülü başka bir hayat kurmaya başlar. O andan itibaren yel değirmenleri dev olur, fahişeler prenses, meyhaneler şatodur. Ayşe CAN Not: Yazının tam hali, www.edebistan.com 'da  18 Ağustos 2025 tarihinde "  Don Kişot’un Gölgeleri: Gerçekliğin Çöküşü ve Kahramanlığın Sonu  " başlığıyla yayınlanmıştır.

Tutmaktan Yorulanlar İçin: Holden Caulfield ve Çavdar Tarlası

Resim
  Bazı kitaplar insanın hayatına tam zamanında girer. Bazılarıysa zamandan bağımsız, her okuyuşta başka bir yüzünü gösterir. J.D. Salinger’ın Çavdar Tarlasında Çocuklar’ı, benim için ikincisindendi. Her seferinde farklı bir yaşta, farklı bir ruh hâliyle okudum Holden Caulfield’ı. Ve her defasında bana başka bir yalnızlık biçimini gösterdi. Holden, bir anlatıcı olarak hem çok tanıdık hem de çok uzaktır. Konuşma diliyle anlatır hikâyesini; içi dolup taşan bir gencin, neredeyse farkında bile olmadan dile getirdiği öfkesini, kırgınlığını, ironisini okuruz. Ama o cümlelerin arkasında, anlatılmayan bir boşluk vardır: Tutmaya çalıştığı bir dünya, ama ellerinin arasından kayan bir çocukluk. Ayşe CAN Not: Yazının tam hali, www.kitaphaber.com.tr 'de  11 Ağustos 2025 tarihinde "  Tutmaktan Yorulanlar İçin: Holden Caulfield ve Çavdar Tarlası  " başlığıyla yayınlanmıştır.

Modern Çağın İzdüşümü Olarak Bir Böcek

Resim
  Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı kısa romanı, yalnızca bir adamın dev bir böceğe dönüşmesinin değil, modern çağın bireyi nasıl tükettiğinin hikâyesidir. Gregor Samsa’nın dönüşümü, fiziki bir anormallik değil, sistemin birey üzerindeki görünmez ama keskin baskısının bir sonucudur. Kafka, çağının insanını bir böceğe dönüştürerek; insanlığın nereye doğru sürüklendiğini sorunsallaştırır. Gregor’un dönüşümünün ardından yaşadığı şey yalnızca dışlanma değil, silinmedir. Önce adı unutulur, sonra sesi, sonra görüntüsü. Ayşe CAN Not: Yazının tam hali, www.edebistan.com 'da  8 Ağustos 2025 tarihinde "  Modern Çağın İzdüşümü Olarak Bir Böcek  " başlığıyla yayınlanmıştır.

Zaman Unutur, İnsan Tekrarlar: Macondo’da Yalnızlık Üzerine

Resim
  Gabriel Garcia Marquez’in “Yüzyıllık Yalnızlık” eseri, sadece bir roman değil; kendi kendini yiyip bitiren zamanın, kuşaktan kuşağa devrolan bir yalnızlığın ve tarihin tekrar eden döngüsünün yazılı hâlidir. Kitabı okumak, insanın belleğiyle, kaderiyle ve hayal gücünün sınırlarıyla karşılaşmasıdır. Çünkü Marquez, “gerçeklik” dediğimiz şeyin sadece başımıza gelenler değil, hatırladıklarımızdan ibaret olduğunu anlatır. Ve bazen en derin hatıralar bile uydurmadır… Ayşe CAN Not: Yazının tam hali, Derin Kalem Dergisi'nin Temmuz 2025 sayısında (Sayfa: 42-43'te) "  Zaman Unutur, İnsan Tekrarlar: Macondo’da Yalnızlık Üzerine  " yer alıyor.

Endişe Etmek İnsan Olmaktır: Ama Ne Kadarına İzin Vermeliyiz? — Çocuklar Üzerine Bir Bakış

Çocukların dünyası, biz yetişkinlerin çoğu zaman küçümsediği kadar “küçük” değildir. Onların yaşadığı endişeler, korkular ve kaygılar; bizim gözümüzde ne kadar basit görünürse görünsün, onların iç dünyasında büyük fırtınalar koparabilir. Evet, endişe etmek insan olmaktır… Ama çocukların henüz “insan” olmanın karmaşıklığını yeni yeni çözmeye başladığını unutmamak gerekir. Peki onlara bu duyguyla nasıl başa çıkmayı öğretebiliriz? Ne kadar endişelenmelerine “izin” vermeliyiz? Çocuklar dünyayı anlamlandırmaya çalışırken pek çok belirsizlikle karşılaşırlar. “Annem beni okuldan alacak mı?”, “Arkadaşlarım beni sevecek mi?”, “Hata yaparsam ne olur?” gibi sorular onların zihninde sık sık döner. Bu sorular aslında oldukça doğaldır. Çocuk gelişimi açısından bir çocuğun zaman zaman kaygılanması beklenen bir durumdur. Ancak önemli olan, bu duygunun çocuğun yaşamını nasıl etkilediğidir. Çocukların biraz endişelenmesi, onların empati kurmalarını, sorumluluk duygularını geliştirmelerini ve güvenli dav...

Kitapla Büyüyen Çocuk, Kökü Sağlam Ağaca Benzer

Resim
Kitapla Büyüyen Çocuk, Kökü Sağlam Ağaca Benzer Çocukluk, insan hayatının temelidir. Tıpkı bir fidan gibi... O fidanın sağlam kök salabilmesi için doğru toprakta, doğru zamanda, sevgiyle büyütülmesi gerekir. Kitaplar da çocuklar için işte bu kökleri oluşturan en değerli kaynaklardandır. Kitapla büyüyen bir çocuk; düşünür, hisseder, empati kurar ve en önemlisi, kendi iç sesini duymayı öğrenir. Günümüzde ne yazık ki kitaplar, çocukların dünyasında ikinci, hatta üçüncü sıraya düşmüş durumda. Öncelikler değişti; ekranlar, dijital oyunlar, sosyal medya çocuklarımızın zihinsel dünyasını şekillendiriyor. Ama unutmamalıyız ki, ekrandan akan bilgiler geçicidir; kitaplarla kazanılan kavrayış ise ömür boyudur. Araştırmalar, düzenli kitap okuyan çocukların yalnızca akademik başarılarının değil, duygusal zekâlarının da yüksek olduğunu gösteriyor. Hikâyelerin içine giren çocuklar, karakterlerin duygularını hissederek gerçek yaşamda daha merhametli ve anlayışlı bireyler oluyor. Üstelik kelime dağarcı...